Tuesday, October 16, 2012

Filmekimi 2012 / 2

Filmekimi devam etti.

Persembe: 21.30 seansina NisantasiCity's salonunda biletimiz var. Metro ile Nisantasi, is cikisi kalabaligi.. Yemek icin sinema katindaki Limonata. Limonata Izzet Capa'nin mekanlarindan. Gitmeden once arastirdim, ilk acildiginda cok yazilmis cizilmis. Rezervasyon kabul etmiyorlar. Neyse ki gittigimizde dar terasta yer bulduk. Cok guzel bir manzara, koprunun rengi degisen isiklari, guzel yemekler, alameti farika limonata cesitleri. Yanimizdaki masada iki hanim oturuyordu, isleriyle ilgili oyle dertlilerdi ve oyle agir konusuyorlardi ki; isiyle derdi olan tum insanlara acidigim gibi onlara da acidim. Isin hayatlarda biraktigi izler nasil da derin. Filmimiz Havana'da 7 Gun / Seven Days in Havana idi. Cok sey bekleyerek gidip tam bir hayal kirikligi ile ayrildik. Havana'da haftanin yedi gununde gecen, ucundan bir birine bagli hikayeler; ama cok mu cok kotuydu..

Cumartesi:
Filme girmeden once, City's'in arka caddesinde Tatbak'ta yemek yedik. 60 yillik bir kebapci, uzun suredir yedigim en iyi ali nazik'i yedim; tam da eskiden evimizde yedigim gibiydi.
Itaat/Compliance:
Bir fastfood restoraninin mudurune telefon gelir. Calisanlardan genc bir kizin hirsizlik yaptigini ve kendisi gelene kadar kontrol altinda tutulmasi gerektigini soyleyen bir "polis" aramaktadir. Insanlar otoriteye nereye kadar itaat eder, filmde bunu izliyoruz.

Tetikciler/Looper:
Bir zaman yolculugu hikayesi. Bugunlerde sinemalarda da oynayacak. Bir kac kez seyredilmeyi hak ediyor bence. Yeni zamanlarin Matrix'i denmis, yorumlarda. Joseph Gordon-Lewitt ve Bruce Willis. Cok begendim.

Pazar:
Nisantasi'na yillarca gitmeyip de ust uste bu kadar zaman gecirmek ilginc tabii. Sabah abimdeydik, sicak aile kahvaltisi; her zamanki gibi cok guzeldi. Sonra Nisantasi'na gectik. Pazar gunleri gun orada gec basliyor anladigim kadariyla. Isin raconu, esofmanlarla gelip cool bir sekilde cafelerde oturmak. Biz de Starbucks'ta oturup kahve ictik ve gazetelerimizi okuduk.

Yanlis/Wrong:
Fransiz filmi; adam bir sabah kalkar, cok sevdigi kopegi kaybolmustur. Kopegini ararken basina bir suru sey gelir. Gercekustu komedi izlememistim hic, boyle oluyormus:) degisik ve absurddu.

Superstar:
Bir Fransiz/Belcika filmi. Modern zamanlar elestirisi. Adam sabah metroya biner, siradan, iyi, kendi halinde bir adamdir. Birden herkes fotografini cekip imza istemeye baslar. Nedensiz yere bir superstar'a donusmustur. Once toplumun delice sevgisine sonra da korkunc nefretine maruz kalir. Televizyon sovlari, pesinden kovalayan gazeteciler, yalan dolan ve bir suru felaket. Hayatini geri almaya calisir.

Iste filmekimi filmleri. Geri donup baktigimda, agizda kalan guzel bir Istanbul tadi; dusunecek pek cok sey; "iyi ki yapmisiz" hissi ve guzel anilar.. Insan daha ne ister?

No comments: