Ilk gun icin planimizda Soho, Chinatown, Nolita gibi semtleri gormek, Ozgurluk Heykeli'ni ve klasikfinancial district siluetinin fotografini cekmek vardi. Dedigim gibi, kalis suremiz az oldugu icin muze gezmemeye ve olabildigince cok sokaklarda zaman gecirmeye karar vermistik.
Kahvaltiyi Magnolia Bakery'de yapmaya karar vermistik. Bir gun once Central Park'tan Columbus Av. uzerinden otele dogru donerken Ayse Magnolia Bakery gorup sevinmisti. Magnolia 15 yil once Greenwich'te acilmis, eski zaman pastanelerine benzeyen dekoru ve ev isi kek, corek, pudingleriyle New Yorklularin cok sevdigi bir yer olmus. New York'ta alti dukkana cikmislar. Otelden kuzeye dogru giden metroya bindik ve Magnolia'ya vardik. Icerisi inanilmaz renkli, nefis kokulu, sevimli dosenmis ve kalabalik bir cafe dusunun. Rengarenk cupcake'ler, kek ve corek dilimleri, super bir kahve kokusu, kahvalti eden Newyorker'lar. Ben kendime muzlu bir muffin, kahvenin alameti farikasi olan banana puding ve kahve aldim. Cok tatli kahvaltiyi sevmesem de lezzetli bir kahvaltiyla gune baslamis olduk. Bir kac not: O gune kadar fikrim olmasa da, Magnolia'yi ogrenince, bir kac filmde insanlarin kahvaltida orada bulusmaktan bahsettiklerini farkedip, "ben orayi biliyorum!" diye sevindim. Kahveden cikip metroya dogru yururken, cok guzel sokaklar goruyorsunuz. Bu sokaklar You've Got Mail filminin cekildigi yerlere ne cok benziyor diye dusunurken, filmdeki dukkani gormez miyiz? Gercekte bir butikmis; caminda kocaman afis var ve "film burada cekildi" yazisi. Otelimizin alt caddesinin kosesinde de Magnolia varmis (rockefeller centre subesi) ama gormemisiz, son gun farkettik:)
Sisli ve guzel bir sabahti, once Ozgurluk Heykeli'ni gormek istiyorduk. Metroya binip adanin en guney ucuna gittik. Buradan Staten Island feribotuna binecektik. Ozgurluk Heykeli ve Ellis Adasi icin ozel feribot seferleri de var, ama rehberlerde bu seferlerin seyrek olmasindan bahsediliyor ve SI feribot seferlerinin tercih edilmesi oneriliyor. Bu feribotlar Manhattan ve Staten Adasi arasinda gunde 60.000 yolcu tasiyormus! Ustelik ucretsiz! Biz de feribot terminalinden heyecanla girip feribota bindik. Yaklasik 25 dakika suren yolculukta Bayan Ozgurluk ve Ellis Adasi'nin yanindan geciyorsunuz, bir yandan da filmlerden alisik oldugumuz New York gokdelenlerinin akil almaz profilini gorebiliyorsunuz. Yani biz bunlari gormek istiyorduk ama gidiste hava o kadar sisliydi ki, aniti zar zor gorebildik. Feribotlar 3-4 katli. Dolayisiyla herhangi bir katin gidilecek yondeki balkonunda kendinize yer bulup fotograf cekmek zor olmuyor. Feribottan inip de Staten Adasi'nda gezecek onemli bir sey olmadigini gorunce, hemen geri donup ilk feribota atladik. Bu kez fotograf acisindan nispeten daha sansliydik. Dunyanin dort bir yanindan heyecanli turistlerin arasinda ben de bol bol fotograf cektim.
Chinatown, Soho, Little Italy gibi yerleri gormek istiyorduk. Yer ustunden gidip sehri gorebilmek icin bu kez otobuse bindik. Otobusten Chinatown yakinlarinda oldugumuzu dusundugumuz bir yerde indik. Indigimiz cadde Essex caddesine yakindi. Dolayisiyla Ayse'nin aklina tursucu cocuklarPickleguys geldi. Az bir aramayla dukkani bulduk. NYC rehberlerinde adi epey gecen bu dukkan, Essex caddesinde ayakta kalan tek tursucu olarak isim yapmis. Eski yahudi recetelerine gore uretim yapiyorlarmis. Dukkanin onu de ici de turistler ve meraklilarla doluydu. Biz de birer tursu aldik, fotograflarimizi da cektikten sonra ciktik. Bir not: dukkanda o kadar cok tursu cesidi vardi ki, bize ne istersiniz diye sorduklarinda Ayse'nin agzindan "normal" disinda bir sey cikamadi. Tursucu adam da "neye gore normal, sana gore mi bana gore mi normal nedir ?" gibi sorularla felsefe yapma sansi buldu. Acisiz salatalik tursularimiz, bize gore biraz tuzlu olsa da, coook lezzetliydi!
Tursucudan sonra Chinatown'a yuruduk. Chinatown, kalabalik, cinliler ve turistlerle dolu, ilginc bir yer. Kalabalikligi yuzunden belki, bana cok temiz gelmedi, caddelerinde hizli bir tur atip Little Italy'ye girdik. Little Italy'de her sey Italyan:) italyan bayraklari, cicekler, bolca restoran, kucuk hediyelik esyacilar... Oglen olmustu. Bir restoranda oturup ogle yemegi yedik. Yedigim en guzel gnocchi idi sanirim. Kucuk Italya'nin kuzeyine yani Nolita'ya dogru yuruduk.
Sehrin bu kesimleri yuzyilin basinda parlak gunler yasayip sonra gozden dusen semtler olmus. Sonra genc sanatcilar tarafindan kesfedilip ayaga kalkmaya baslamislar. Simdi butikler, sanat galerileri, ufak dukkanlar, restoranlarla dolmuslar. Her kosede bir yenileme, tadilat isi suruyor. Gencler ve turistlerle dopdolu.
Nolita'da saga sola bakarak yururken, Rice to Riches adli ufak bir yer gorduk. Onu de cok kalabalikti.
Ayse yine heyecanlandi, cunku burasi da pek cok rehber ve blogda adi gecen bir, nasil desem, muhallebiciymis! Icerisi coooook ilgincti! Onlarca cesit aromayla zenginlestirilmis pirinc pudingi (bizim sutlacin koyusu) vitrinde secilmeyi bekliyordu. Amerikan olculerine gore hazirlanmis en kucuk boyu bile bana buyuk gorunen pudingler etkileyiciydi. Dukkan son zamanlarda cok moda olmus. Cok tatli ve cok kalorili olmasina ragmen cok satiyormus. Dukkanin her yerinde, kalorilere, kilolara, sismanliga ovguler duzen afisler asiliydi, cok eglenceli! Italyan gnocchiler beni oyle doyurmustu ki, sutlac yiyemedim ben, sadece Aysenin tabagindan bir kasik aldim. Pek guzeldi.
Butiklerde elbiselere goz atip guzel havanin da tadini cikarirken Soho'ya girdik. Soho da her kosesinde insaatlarin surdugu, yenilenen bir yer. Cok canli, her turden magazanin, sanat galerisinin, restoranin bulundugu, yasayan, New York filmlerinde hep gordugumuz canli bir semt. Magazalar Ayse'yi cok etkiledi! Alisverisle cok ilgim olmadigi icin markalar hakkinda bir sey soyleyemeyecegim, ama magazalar cok etkileyiciydi. Eski, yuz yillik binalarin giris katlarinda, yuksek tavanli, aydinlik, eski ile yeninin karisimi bir sekilde dekore edilmis etkileyici yerler! Arkadasim caddede bir o bir bu magazaya girip tur atarken ben de diger pek cok kisi gibi magaza onlerindeki genis pervazlara oturup gelen geceni seyrettim.
Aksamustune yaklasiyordu. Yorulmustuk. Ustelik Ayse'nin 5.cadde magazalarina bakma benim de ipad2 alma isimiz vardi. Metroya binip Centralpark civarinda bir durakta inip besinci caddeye girdik.
Ben besinci caddenin basindaki Apple Store'a girdim. Cadde seviyesinde buyuk, gorkemli cam bir odadan girip asagiya inilen apple magazasi, cooooook kalabalikti!
Butiklerde elbiselere goz atip guzel havanin da tadini cikarirken Soho'ya girdik. Soho da her kosesinde insaatlarin surdugu, yenilenen bir yer. Cok canli, her turden magazanin, sanat galerisinin, restoranin bulundugu, yasayan, New York filmlerinde hep gordugumuz canli bir semt. Magazalar Ayse'yi cok etkiledi! Alisverisle cok ilgim olmadigi icin markalar hakkinda bir sey soyleyemeyecegim, ama magazalar cok etkileyiciydi. Eski, yuz yillik binalarin giris katlarinda, yuksek tavanli, aydinlik, eski ile yeninin karisimi bir sekilde dekore edilmis etkileyici yerler! Arkadasim caddede bir o bir bu magazaya girip tur atarken ben de diger pek cok kisi gibi magaza onlerindeki genis pervazlara oturup gelen geceni seyrettim.
Aksamustune yaklasiyordu. Yorulmustuk. Ustelik Ayse'nin 5.cadde magazalarina bakma benim de ipad2 alma isimiz vardi. Metroya binip Centralpark civarinda bir durakta inip besinci caddeye girdik.
Ben besinci caddenin basindaki Apple Store'a girdim. Cadde seviyesinde buyuk, gorkemli cam bir odadan girip asagiya inilen apple magazasi, cooooook kalabalikti!
Ipad2 alacaktim, kararliydim, ama magazanin kalabalikligi acayip goz korkutuyordu. Magazada dolandim ve ipad'e nasil ulasacagimi bulmaya calistim. Sonra ellerinde ipadlerle gezen tezgahtarlar dikkatimi cekti. Birine yanastim, bizimkilerin elime verdigi aksesuar listesini de gosterip yardim istedim. Adimi not alip beni bir koseye oturttu. Bir sure sonra bir baska gorevli gelip beni adimla buldu. Once standlar arasinda gezip listedekileri tamamladik sonra da beni cooook uzun bir kuyruga soktu. Ipad2 hayranlari olarak orada bir saatin uzerinde magrur bir sekilde bekledik. Kuyrukta her dilden konusan insanlarla bir arada beklemek cok degisikti:) bir kisi bir kisi daha derken sira bana geldi. Kasadaki cocuga ipad siparisimi verdim, parayi odedim! Iste elimdeydi! Satin alma bitince kasadaki gorevli beni bir baskasina emanet etti ve makinenin ayarlari da yapildi. Gorevini yerine getirmis gururlu bir hayran olarak elimde paketle tekrar caddeye ciktim. Ilk buldugum sokak kafesinde oturup bir kahve ve yaninda da sigarayla guzel New York aksamustunu, telasla oraya buraya yuruyen insanlari seyrettim. Karsimda Plaza Hotel vardi, ama onun hikayesi sonraki gunlerde.
Besinci caddeden asagiya yuruyerek otele dondum. Donerken de otelimizin yerinin ne kadar iyi olduguna bir kez daha sevindim. Otele girdigimde butun gunun yorgunlugu uzerimdeydi. Henuz jetlagi atamadigimi farkettim, ipadle biraz oynadim ve dinlendim. Ayse alisveristen gelince, yemegi yakin bir yerde yiyelim diye dusunup Rockefeller Centre'nin onune gittik. Filmlerde buz pateni alani olarak gordugumuz alt bahce -kizla oglan noel isiklari altinda buz pateni yapanlari seyreder vb vb- hava isininca restoranlara donusuyormus. Rockefeller'in gorkemi ve isiklari altinda cok da ozellikli olmayan bir yemek yedik. Oyle yorgunduk ki, hemen otele donup uyuduk. Gece, daha once bahsettigim, yol insaati bir iki kez uyandirdi, ama oyle yorgundum ki hemen tekrar uykuya daldim.
Besinci caddeden asagiya yuruyerek otele dondum. Donerken de otelimizin yerinin ne kadar iyi olduguna bir kez daha sevindim. Otele girdigimde butun gunun yorgunlugu uzerimdeydi. Henuz jetlagi atamadigimi farkettim, ipadle biraz oynadim ve dinlendim. Ayse alisveristen gelince, yemegi yakin bir yerde yiyelim diye dusunup Rockefeller Centre'nin onune gittik. Filmlerde buz pateni alani olarak gordugumuz alt bahce -kizla oglan noel isiklari altinda buz pateni yapanlari seyreder vb vb- hava isininca restoranlara donusuyormus. Rockefeller'in gorkemi ve isiklari altinda cok da ozellikli olmayan bir yemek yedik. Oyle yorgunduk ki, hemen otele donup uyuduk. Gece, daha once bahsettigim, yol insaati bir iki kez uyandirdi, ama oyle yorgundum ki hemen tekrar uykuya daldim.
No comments:
Post a Comment