Saturday, June 04, 2011

amerika amerika 4 - New York

Soho
Little Italy
Chinatown
Financial District
Bir metro yolculuğundan..
Upper West Side'den

Belki de once Ayse'ye tesekkur ederek baslamalıydım. New York'la ilgili öyle bir hazırlık yapmıştı ve öyle cok not almıstı ki gezimizin akışı neredeyse hazırdı. Araştırmaları ve notları olmasaydı çok daha kalın çizgili bir gezme görme olabilirdi. Süre kısa, önümüzdeki şehir büyüktü. O yüzden "görülmesi gerekenler"e ilişkin seçme bir liste gezimizi kurtardı.

İkinci olarak bir itirafla devam etmeliyim. New York gibi müzeler ve sanatla dolu bir şehirde hiç müzeye gitmedik!! Sokakları gezmek, açık havada olmak bize daha cazip geldi. O yüzden yazıda önünden geçtiğimiz müzelerden bahsederim belki ama müze anlatamayacağım.

New York demekle birlikte, kısa Brooklyn ve Staten Island gezilerimiz dışında Manhattan adasından ayrılmadık. Üçü dışında NewYork'un diğer bölgeleri, Bronx ve Queens.

Manhattan adası 3 ana bölüme ayrılıyor: Downtown, Midtown ve Uptown. Adada bulvarlar (avenue) kuzey/güney; sokaklar da (street) doğu/batı doğrultusunda uzanıyor. Ağırlıklı olarak numaralandıkları için de kaybolmak pek söz konusu değil. Numaraların büyüyüp küçülmesine göre ters yönde gittiğinizi anlayıp yol yakınken değiştirebiliyorsunuz.

Downtown, güney uç. En güney uçta bir zamanlar ikiz kulelerin de olduğu finans merkezi ve hep gördüğümüz gökdelen manzaraları var. Biz Özgürlük Anıtı'nı görmek için feribota gittiğimizde oralardan geçtik. Finans merkezinin üst kısımlarında, batıda Tribeca, SOHO, Greenwich Village diye yükselirken, doğuda da Chinatown, Little İtaly, Nolita, East Village diye kabaca özetleyebileceğim şekilde kuzeye, Midtown'a çıkıyorsunuz. Buraları epeyce gezdik, her bir semtin birbirinden çok ayrı özellikleri var.

Midtown 14 - 59 caddeler arasına verilen isimmiş. Yoğun bir yerleşim, alışveriş ve turist atraksiyonları, müzeler, tiyatrolar..

Central Park'ın da başladığı 59.caddeden yukarı kuzeye doğru Uptown. Parkın iki kenarı çok çok güzel binalar ve müzelerle dolu. Central Park'ın, bizim çıkmadığımız, kuzeyinde Harlem ve İspanyol Harlemi de denilen El Barrio bulunuyor. Ada 210.Caddede bitiyormuş, biz sanırım 80'li caddelerde kaldık.

Şehirde metro ağı oldukça gelişmiş; istediğiniz adette bilet alabilirsiniz, 7 günlük sınırsız bilet seçeneği de var. Metro biletlerini metro istasyonlarından ya da bilet sattığını işaretlerden görebileceğiniz gazete büfelerinden alabilirsiniz. Metro biletleri otobüse binerken duraklardaki makinelerde otobüs bileti edinmek için de kullanılabiliyor. Bolca taksi var. İnsanlar yol kenarında kollarını kaldırarak taksi bulmaya çalışıyorlar. Özellikle akşam saatlerinde ve kalabalık anlarda pek komik manzaralar çıkabiliyor. Bunun dışında, trafik zaman zaman sıkışsa da özel araç kullanımının öyle büyük bir şehirde beklenenden çok düşük olduğunu söylemeliyim. Zaten kitapta yazdığına göre New Yorkluların % 70'i toplu taşım kullanıyormuş, bu oran ABD genelinde % 5 civarındaymış! Biz de metroyu ve bir iki kez de otobüsü kullandık ama genelde hep yürüdük. New York, belki bütün şehirler gibi, yürüyerek gezmek için çok güzel bir şehir.

Tristram Shandy gibi asıl konuya, gezdiğimiz yerlere, giremediğimin farkındayım; ama bugünün yazısı da bu olsun..

No comments: