Yazın en sıcak günlerinden biri. Şehrin merkez camilerinden biri. Havaya rağmen, caminin bahçesi ve çevresi son derece kalabalık. Sessiz ve büyük bir grup.
**
Cenaze törenlerinde tuhaf hissediyorum. Cenazeler, uzun süredir bir birini görmeyenleri de bir araya getiriyor. İnsanlar gülümseyerek el sıkışıyor ve sohbet ediyorlar. Bense şaşkınlaşıyorum. Bencil yanım, "hayat devam ediyor" diyor, "sevdiklerine daha çok sarılmalısın." Diğer yanım ise, bunun ne kadar korkunç bir şey olduğunu hatırlatıyor bana; sevdiklerini kaybedenlerin yanında gülmek!
**
İkindi namazı zamanı yaklaşıyor. Kalabalık artıyor. Caminin önünde iki cenaze arabası. Musalla taşlarında yan yana iki tabut. Gölge yapan brandanın altında, sessiz uzanıyorlar.
**
Sıcak havada, gelenleri izliyorum. Ayrı köşelerde toplaşan iki ailenin yanına yaklaşıp başsağlığı diliyorlar. Arada birbirini tanıyanlar çıkacak mı diye merak ediyorum. İzlediğim anlarda çıkmıyor.
**
Yan yana yatan "er kişi" ve "hatun kişi" uzun ömürler yaşamışlar, göründüğü kadarıyla. Kalabalığa, seçilen camiye, çiçeklerin, bağışların çokluğuna bakılınca, fena da geçmemiş olmalı hayatları. Yolları hayatlarının bir noktasında kesişmiş midir? Uzun bir ömür boyunca birbirinin farkında olmadan yaşayıp da bu sıcak yaz öğleden sonrasında, üzgün ailelerinin, içtenlikle üzülen dostlarının, bir sebeple orada bulunan ciddi görünümlü tüm o insanların arasında yan yana yatmaları dışında hiç mi karşılaşmadılar? Hayatları birlikte sona eriyor, bir birlerinden hiç mi haberdar olmadılar?
**
"Geleneksel" ve "daha az geleneksel" grupların karıştığı bir tören. Arkadan, duvarın kenarından yan yana yatanlar için kılınan namazı izliyorum. Grubun karmalığı çıplak güneşin altında daha da keskin göze batıyor. Uzun uzun anlatmalıyım.
**
Kayıplarla vedalaşıyoruz. Birisi Ayazağa'da diğeriyse Anadolu Yakasında yatacakmış. Gruplar bir birlerine karışmadan arabalarına dağılıyor. Er ve hatun bundan sonra da yakın olmayacaklar.
**
Bilge Teyze ve cumartesi günü yanında yatan amca için..
No comments:
Post a Comment